YAŞAM

İletişim

“İletişim, duygu, düşünce ve bilgilerin, akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır.…” (1)

“İletişim, sürece dahil bütün tarafların davranışlarını yönlendirme amacı taşıyan bilgi iletme davranışıdır. Yaşamın her alanını kapsadığı gibi toplumsal çevre içinde yaşayan canlılar için de yaşamsal önemdedir…” (2)

Birincisi, iletişimi yöntem ağırlıklı olarak tanımlıyor. Yapılması gereken işi, yani duygu, düşünce ve bilgileri akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasını vurguluyor. İkincisi, iletişimi içerik ağırlıklı olarak tanımlıyor. Tarafların davranışlarını yönlendirme amacı taşıyan bilgilerin iletilmesini vurguluyor.

Baba veya anne yakınır: Şu bizim oğlan/kız adam olmayacak, hiç söz dinlemiyor, hep başına buyruk hareket ediyor.

Çocuk, oğlan veya kız, yakınır: Ailem beni anlamıyor, iyi insanlar ama geri kafalılar. Hangisi, ne kadar veya nereye kadar haklı?

Tarih boyunca, siyaset, din, inanç, felsefe, ideoloji, eğitim konularında, taraflar arasında suçlamalar veya yakınmalar hep olmuştur. Günümüzde biraz azalmış gibi görünse bile devam ediyor ve devam edecek. Çıkar amaçlı bazı istisnalar hariç, suçlamaların veya yakınmaların sebebi taraflar arasındaki iletişimsizliktir. Bir tarafın bildiğini öteki taraf bilmiyor veya farklı biliyor. Aynı konuya birisi doğu penceresinden, diğeri batı penceresinden bakıp farklı şeyler gördükleri için farklı algılayıp, çok farklı yargılara varıyorlar.

İletişimin iki boyutu var:

Birincisi, yöntem yani duygu, düşünce ve bilgilerin, akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılması. Fakat duygular, düşünceler ve bilgiler başlı başına bir derya. Hangisinin, ne kadarını aktarabilirsiniz? Diğer taraftan, iletişim araçları teknolojik gelişmeye bağlı olarak hızla gelişiyor, değişiyor. Bu araçlara sahip olmak hem ekonomik yönden hem kullanma teknolojisi açısından başlı başına bir problem. Bir taraf bu zorlukları aşmış olsa bile, ulaşmak istediği taraf o vasıtalara ve teknolojiye sahip değilse, ona ulaşmak çok zor.

İkincisi, içerik yani karşı tarafın davranışlarını yönlendirme amacı. Önce kendi amacınızı doğru belirleyecek, sonra karşı tarafın yapısını çok iyi tanıyacak ve onun davranışlarını sizin amacınıza göre yönlendirecek duygu, düşünce ve bilgileri tespit edip o tarafa ulaştıracaksınız.

Ne kadar zengin ve güçlü olunursa olunsun, her şeyi yapmak mümkün değildir. İletişim sağlanırken, seçici olunmazsa, hem zaman ve ekonomik güç israf edilir, hem de karşı tarafta kargaşa yaratılır ve arzu edilen etki gerçekleştirilemez. Çok şey yapmak veya en iyisini elde etmeye çalışmak duygusal olarak doğru olmakla beraber, her zaman arzu edilen sonucu vermeyebilir. İletişim; akılcı, gerçekçi, bilgili yöntemle yapılır ve kime, ne zaman, ne söyleneceği veya ne söylenmeyeceği konusunda seçici olunursa amacına ulaşır.

İletişim; modern, etik, etkin ve çağdaş bir güçtür. Rakiplerin olumsuz etkilerinden korunmak için bir kalkan, rakipleri etki altına almak için dolaylı bir yaptırım gücüdür. İletişim, bir silah değildir. İletişimin etkin olmadığı veya koptuğu noktada şiddet ve silah devreye girer. İletişim, rakipleri ortak bir noktada buluşturur. İletişim, birbirine uzak duran yakınları kucaklaştırır. İletişim, uzlaşma kapısını açan bir anahtar, barışa götüren bir defne yaprağıdır.

Eğer insanlık, geçmişte, taraflar arasında etkin bir iletişim sağlayabilmiş olsaydı, binlercesinin yanında aşağıdaki sorunlar da yaşanmayabilirdi:

Dinler arası çatışma yaşanan boyutlara ulaşmamış olurdu.

Aynı din içinde mezhep kavgaları daha az olurdu.

İslam’da, imtiyazlı bir “din adamı” sınıfı yaratılamazdı.

Bazı gafil kesimler, terör ile İslam’ın bir arada görünmesine zemin hazırlamasalar, bu görüntüyü istismar eden kötü niyetli karşıtlar, “İslami terör” diye bir kavram üretmezlerdi.

Dünya kamuoyunda Türkiye’nin imajını zedeleyen Ermeni sorunu dahil, birçok sorun, bugün gündemde olmazdı.

Avrupa Birliği ile Türkiye arasındaki kuşkular şimdiki boyutlarda olmazdı.

Kaderlerini Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin şemsiyesi altında birleştirmiş, bir ulus yaratmış olan insanların bir bölümü, kendilerini farklı görüp ayrıcalık elde etme peşinde koşmazlardı.

Ebeveyn çocuklarını, çocuklar ebeveynlerini, öğretmenler öğrencilerini, öğrenciler öğretmenlerini daha doğru anlarlardı.

Bireylerin, grupların, ticari kurumların, ulusların, devletlerin, iletişimin anlamını, önemini ve etkinliğini kavrayıp iletişimi doğru kullanmaları, kendileri açısından kaçınılmaz bir zorunluluktur.

İletişim sağlayan birim ve kuruluşlar, kendilerini sadece bilgi aktaran aracı bir kurum gibi değil, aynı zamanda içerik üreten bir kurum olarak yapılandırarak, hem beraber çalıştığı tarafın hem de hedef kitlelerin amaçlarına ve ihtiyaçlarına uygun duygu, düşünce ve bilgiler üretip, aktarıp, anlayış birliği sağlayarak, tarafları ortak bir noktada buluşturmaları gerekir.

Etkin bir iletişim ağı kurmak çok zor ama imkansız da değil. Düşünen, üreten ve arayan doğruyu mutlaka bulur ve yapar.

(1) Türk Dil Kurumu, Türkçe Sözlük, Ankara-1988

(2) Antropoloji Sözlüğü, Ankara-2003