KÖŞE TAŞLARI

Kültür

Hiçbir sosyal-kültürel sistem ne gökten iner, ne de durup dururken yok olur. Her toplumun kısa veya uzun bir tarihi vardır, bugünkü kurumlar ve değişkenler, az veya çok farklı olarak dün de, geçmişte de vardı. Kültürel değerlerin yeni kuşaklara aşılanmasında, iletilmesinde aile büyük bir sorumluluk taşırken eğitim sisteminin içerik ve yöntemi de çok önemlidir.

 

Kültür, çok geniş bir anlayış ve kabul görmüş bir değerler sistemidir. Kültür birçok pozitif ve negatif etkenin izlerini taşır. Örnek vermem gerekirse;

  • Etnik yapı,
  • Doğal çevre,
  • Geçmişte yaşanan acı tatlı, zor kolay olaylar,
  • Kabul edilen, bağlı olunan İnanç sistemi,
  • Toplumun düşünce-felsefe anlayışı,
  • Çevredeki düşünce-felsefe anlayışları,
  • Siyasi liderlerin ve kanaat önderlerinin nitelikleri,
  • Komşu medeniyetler,
  • Eğitim; doğru eğitim, ideolojik eğitim, eğitimsiz bırakmak…

Sayın hocam, Prof. Bozkurt Güvenç’i anmak istiyorum.   Bilim insanoğlunun soru sorması ile başlamıştır denilebilir… İnsanın ulaştığı veya kendisinin ürettiği her bilginin bilimsel olduğu söylenemez. Bazen gerçeğe ulaşmak için sorulan sorular doğru olmayabiliyor, bazen de bulunan cevaplar doğru olamayabiliyor.

İnsanın niçin yaratıldığını bilmiyoruz, onun biyolojik evrimini ve kültürel değişmesini öğrenmeye çalışıyoruz. Elde edilen sonuçların ne kadar bilimsel ve doğru olduğu tartışılır. Her yaptığımız bilinçli değil, çok defa akıl, bilgi ve iradenin denetiminden kaçan veya onlardan saklanan bir mekanizma ile yönetiliyoruz.

İnsanlar ve toplumlar neden birbirlerine benziyor yada benzemiyorlar? Neden ve nasıl değişiyorlar? Bu soruların kesin cevapları bulunabilmiş değil. Biyolojik evrimin yanında, kültürel-sosyal bir değişim de söz konusu.

Kültürün birçok tanımı yapılmış, hangisi doğru diye onları irdelemek yerine, kültürü tanımak, çeşitli anlamlarını ele alıp incelemek, onun kapsamını, zenginliğini, güçlüklerini ve sorunlarını ortaya koyabilmeye çaba harcamak daha doğru olabilir.

Kültürün tanımları;    

  • Kültür, bir toplumun ya da bütün toplumların birikimli uygarlığıdır.
  • Kültür belli bir toplumun kendisidir.
  • Kültür bir dizi sosyal süreçlerin bileşkesidir.
  • Kültür bir insan ve toplum kuramıdır.
  • Kültür, doğanın yarattıklarına karşılık, insanoğlunun yarattığı her şeydir.
  • Bilim alanındaki kültür; uygarlıktır.
  • Beşeri alandaki kültür; eğitim sürecinin ürünüdür.
  • Estetik alandaki kültür; güzel sanatlardır..
  • Teknolojik ve biyolojik alanda kültür; üretme, tarım, ekin, çoğaltma, yetiştirmedir.

Kültür olgusunun, bazen büyük kanaat önderleri tarafından bilinçli kurgulanan, çok defa da içinde bulunulan koşular tarafından oluşturulan bir yönü, bir ideolojisi mutlaka oluyor.

Kültür kavramının tanımlarından örnekler;

Sosyal Miras ve Gelenekler Birliği olarak;

“Kültür, varlığımızın yapısını (ilişkilerini) belirleyen, sosyal bir süreçle öğrendiğimiz uygulama ve inançların, maddi ve manevi öğelerin birliğidir.” (Sapir)

Hayat Yolu ya da Biçimi olarak;

“Kültür bir toplumun tüm hayat biçimidir.” (Linton)

“Kültür bir grubun yaşama biçimidir.” (Marquet)

İdealler, Değerler ve Davranışlar olarak;

“Kültür, sosyal-kültürel evrendeki açık seçik eylemlerin ve araçların ortaya koyduğu ve nesnelleştirdiği anlamlar, değerler ve kurallar, bunların etkileşim ve ilişkileri, bütünleşmiş ve bütünleşmemiş gruplarıdır.” (Sorokin)

Çevreye Uyum olarak;

“İnsanların, içinde bulundukları yaşam koşullarına uyumlarının toplamı, onların kültürüdür.” (Sumner ve Keller)

Geniş Anlamda Eğitim olarak;

“Kültür, toplumsal olarak öğrenilen ve aynı yoldan yeni kuşaklara aşılanan davranış örüntüleri ya da kalıplarıdır.” (Tozzer)

Bireysel Psikoloji olarak;

“Kültür, büyütülerek (bilimsel) ekrana yansıtılmış, bireysel psikolojidir” (Benedict)

Oluşumu ve Kökeni yönünden;

“Kültür, sosyal etkileşimin ürünüdür.” (Winston)

“Kültür, yaşam çevremizin insan yapısı olan kesimidir.” (Herskovits)

‘’Kültür, doğanın yarattıklarına karşılık, insanoğlunun yarattığı hemen her şeydir’’(Marks)

Düşünüş olarak;

“Kültür bir düşünceler sistemi ya da bütünüdür.”(Wissler)

Simge (Sembol) olarak;

“Kültür, maddi öğelerin, davranışların, düşünce ve duyguların, simgelerden oluşan, simgelere dayalı bir örgütlenmesidir.” (White)

Kültür, yukarıdaki tanımların hepsidir, ancak tek, tek birisine bağlanılırsa eksik kalır.

“Kültür, ya da uygarlık, bir toplumun üyesi olarak, insanoğlunun öğrendiği (kazandığı) bilgi, sanat, gelenek-görenek ve benzeri yetenek, beceri ve alışkanlıkları içine alan karmaşık bir bütündür.” (Tylor)

“Kültür, toplum, insanoğlu, eğitim süreci ve kültürel muhteva gibi değişkenlerin ve bunlar arasındaki karmaşık ilişkilerin bir işlevidir.”(Bozkurt Güvenç)

Kültür Öğrenilir

Kültür içgüdüsel ve kalıtımsal değil, her bireyin doğduktan sonraki yaşantısı içinde kazandığı alışkanlıklar (davranış ve tepki eğilimleridir). Kültür, öğrenilen, eğitimle kazanılan bir şey olduğuna göre, öğrenmenin kurallarına ve ilkelerine uygun olmak zorundadır.

Kültür Tarihidir ve Süreklidir

Öğrendiği yeni bilgileri tümüyle yavrusuna öğretebilen tek varlık insandır. İnsanın bu alandaki üstünlüğü ve biricikliği belki de dilinden, konuşma yeteneğinden ileri geliyor. Eğer kültür bir kuşaktan diğerine geçiyorsa yani sürekli ise onun her kültürde ortak nedenleri ve sonuçları vardır. Kültür dendiğinde akla önce töreler gelir. Çünkü kültürün sürekliliğini gelenek ve töreler sağlar. Bundan dolayı, kültürün yaradılışa uzanan dolaylı bir geçmişi vardır.

Kültür Toplumsaldır

Kültürel sistemin öğrettikleri, örgütlenmiş birliklerde, kümelerde ya da toplumlarda yaşayan insanlarca yaratılır ve ortaklaşa paylaşılır. Bir grubun üyeleri tarafından paylaşılan alışkanlıklar, kabul edilen davranış, tutum ve değerler o grubun kültürüdür. Bütün toplumlar, kamu yararı adı verilen üstün bir değer kavramı yaratırlar ve ona saygı gösterirler.

Kültür, İdeal ya da İdealleştirilmiş Kurallar Sistemidir

Kültür, çoğunlukla, ideal kurallardan ve davranış örüntülerinden oluşursa da, bireysel tutum ve davranışlar, önemli ölçüde, idealden ayrılır. Fakat sistemin üyesi olan birey, kültürel kuralı ve kurala uymayan davranışları hemen tanır. İdeal, olması gerekendir.

Kültür, İhtiyaçları Karşılayıcı ve Doyum Sağlayıcıdır

Kültür, temel biyolojik ihtiyaçları ve bunlardan doğan ikinci derecedeki ihtiyaçları, çoğu zaman ve önemli ölçüde karşılar. Kültürel kurumlar ve ilkeler, başarısı denenmiş çözüm yollarıdır. Psikoloji bilimi ancak doyum verici olduğu sürece alışkanlıkların devam ettiğini göstermiştir. Kültürel öğeler, toplumun üyelerine bir doyum veya hizmet sağlayarak var olabilirler. Eğer kültür gerçekten insanın biyolojik ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılıyorsa, bütün kültürlerde benzer öğeler ve kurumlar bulunmalıdır. Mademki bireysel ihtiyaçlar bir ölçüde benzerdirler, kültürlerin de benzerlikler göstermesi beklenir.

Kültür Değişir

Kültür, zaman içinde, doğal çevreye uyum göstererek değişir. Kültür, yayılma, etkileme, etkilenme ile değişir. Kültür, doğal etkenlerin yanında, içinde barındırdığı bireylerin, biyolojik ve psikolojik istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde de değişir. Kültür, bir ideolojiye, bir inanca uyum sağlaması için, özel olarak, eğitilerek, yönlendirilerek de değiştirilir.

Kültür Bütünleştiricidir

Toplumsal bütünleşme bir yön veya bir idealdir. Doğal etkenlere uyum sağlayarak değişen kültürde bütünleşmenin gerçekleşmesi uzun zaman alabilir.

Kültür Bir Soyutlamadır

Kültür bütünüyle maddi, gözlemlenebilir bir şey veya bir olgu değildir, soyut bir kavramdır. Kültür kavramı toplumsal yapı ve kurumların kendisi değil, kavramsal soyut bir modeldir.

Hiçbir sosyal-kültürel sistem ne gökten iner, ne de durup dururken yok olur. Her toplumun kısa veya uzun bir tarihi vardır, bugünkü kurumlar ve değişkenler, az veya çok farklı olarak dün de, geçmişte de vardı. Kültürel değerlerin yeni kuşaklara aşılanmasında, iletilmesinde aile büyük bir sorumluluk taşırken eğitim sisteminin içerik ve yöntemi de çok önemlidir.

Hemen bütün sosyal-kültürel sistemlerde din veya devlet adına iş yapan en ilkelinden en gelişmişine kadar bir kurum vardır. Bunlar bazen beraber, bazen ayrı, ayrı, bazen de birbirine karşı faaliyet gösterirler.  Sosyal-kültürel sistemin var olması için, önemli iki değişkenin daha olması gerekir. Bunlar biyolojik-kültürel bir ürün olan kişilik ve kişilerin birbirleri ile anlaşması için kullanılan dildir.  Kültürel ve tarihi miras ancak dil aracılığı ile yeni kuşaklara aktarılır. Dil, kültürel muhtevanın bir ansiklopedisi, hazinesi ya da sözlüğüdür.

En ilkelinden en gelişmişine kadar hiçbir sosyal-kültürel sistem tek başına var olamaz, onun bir kültür çevresi, uzak yakın komşuları vardır. Kültür sistemi çevresindeki, uzak-yakın, öteki toplumlarla alışverişte bulunan açık bir sistemdir.

İnsan, biyolojik, psikolojik ve sosyal bir varlıktır, kültür kavramının sınırları belirsizdir, en azından kavramın sınırları ülkenin siyasi sınırları ile çakışık değildir. “Doğu kültürü” ve “Batı kültürü” diye geleneksel bir ayırım olmakla beraber, “Ortadoğu kültürü”,  “Akdeniz kültürü”, “İslam kültürü” iç içedir. Bir ülke, tarih, coğrafya, dil, din, töre, ekonomi ve siyaset bakımından farklı kültür çemberlerine girebilir.

Türkiye’yi ele alırsak;

Tarih ve dil bakımından;

  • Doğu (Asya) kültürü, (Oradan gelindiği için…)
  • Ortadoğu-Anadolu kültürü, (Bin yıldır Anadolu’da yaşandığı için.)
  • Akdeniz kültürü, (Komşu oldukları için.)
  • İslam kültürü, (Müslüman oldukları için.)
  • Tarım kültürü, (Nüfusunun büyük bölümü köylerde yaşadığı için.)
  • Batı kültürü, (Dün, Batı’ya doğru genişlediği, bugün Avrupa Birliği’ne girmeye çabaladığı için.)
  • Hümanist kültür, (Asırlardır farklı etnik ve inanç yapısındaki toplumlarla iç içe yaşadığı, insan kavramının özelliğini, önemini benimsediği için.)

 

Bunlardan hangisi Türk kültürüdür diye sorulsa, net cevap veremem. Tek birisini seçmek eksik kalır, hepsinin az veya çok izlerini taşıyan hepsini kapsayan bir kültürdür.

Dilimiz, Orta Asya’da konuşulan Türkçeden, farklı. Dinimiz, Arap İslam’ından farklı.

Bütün bu farklı yanları ve özellikleriyle, Türk Kültürü kendine benzeyen bir bütünlük gösterir.

Türk Kültürü, kendi içinde de, birbiriyle benzeşen, farklılık gösteren, asırlardır bir arada yaşayan alt kültürleri içinde barındırmaktadır. Bireysel kültür; aile kültürü… Toplumsal grupsal kültür; tarikat kültürü, cemaat kültürü, mahalle kültürü, ulusal kültür; siyasi, ekonomik, güvenlik faktörlerini içerir, tüm toplumu kapsar… Evrensel kültür; bölgesel ve siyasi büyük farklılıklara rağmen insanlığın ortak kültürü…

İnsanın görünen yapısı biyolojik, görünmeyen yapısı ruh ve/veya duygu-psikolojidir. Biyolojik ve duygusal yapının dışa yansıyan görüntüsü insan davranışıdır.

İnsan, dünyaya biyolojik-genetik bir yapıyla geliyor. Gözünü dünyaya açtıktan sonra, yediği, içtiği, gördükleri, kendisine öğretilenler, yaşayarak kazandıkları, genetik değerleriyle harmanlanarak değere ulaşılıyor. Bu değerin ortak adı, kültürdür, bunu kişilik olarak da tanımlayabiliriz.

Kültür, insanın biyolojik ve ruhi yapısını biçimlendirir, süsler ve ona anlam kazandırır, bu anlam davranışlarla dışa yansır, bu kişiliktir. Davranışlar kişiliğin ürünüdür. Bilgilerimize göre, insanın biyolojik-genetik yapısı yaradılıştan geliyor. Biyolojik ve genetik yapıyı kişilik olarak tanımlayıp kişiliğin değişmeyeceğini ileri süren görüşler var. İnsanın yaşamı boyunca edindiği kültürel kazanımların, genetik ve biyolojik yapıyı, en azından, eğiteceğini, törpüleyeceğini ve dolayısıyla kişiliğin de değişeceğini düşünüyorum. Olaya böyle bakmazsak, eğitimin insanı biçimlendirmedeki önemini inkar etmiş oluruz.

Bireyin kültürünün ve kişiliğinin eğitimle değişeceğini kabul ettiğim için eğitimi çok önemsiyorum. Eğitimin, insanı çağdaş değerlere yönlendirmesi için, amacının, yönteminin ve içeriğinin çok önemli olduğunu vurgulamak isterim. Eğitimle, erdemli insanlar da, köleler de yetiştirilir.

İnsanlar sözleri ve davranışlarıyla tanınırlar. Sözler yalan, davranışlar da sahte olabilir, özellikle, çok cilalanmış sözlere, çok saygılı görünen davranışlara dikkat etmek gerekir.